Kış bitmek üzere ve ben hala defterime yazdığım bu yazıyı paylaşmadım. Neyse, 3. kelimem olarak kış. Aslında kelime mi güzel, yoksa çağrıştırdığı çocukluk anılarım mı bilmiyorum ama ‘’KIŞ’’ deyince aklıma üşüyüp geldiğim evde ısınmak canlanıyor gözümde.
Kalabalık bir ailede büyümenin keyfi başka. Kışın sobanın üstünde her daim demli çay olması, akşamları kestane kebap yapma şansı, ara sıra sobanın küllerinde közlenen patates kış anılarımın en güzellerinden…
Sabah erkenden okula gitmek için kalktığımızda havanın gece bize sürpriz yaparak sokağı karlarla kaplaması da en güzel kış anılarımdan mesela.
Akşamın yavaş yavaş sokağı istilası ile perdeleri kapatıp, ışıkları yakıp babaannemden dinlediğim öyküler de geliyor kış deyince aklıma. Mangala çekilen közde pişirilen kahve de …
Oysa şimdi düşünüyorum, biz evin çocuklar için keyifliydi kış ama sobayı yakan, temizleyen annem için zordu aslında. Belki ona da sorsam şimdi, yine de o kış günlerinin güzel olduğunu söyleyecek.
Zaman geçtikçe yaşam şartları değiştikçe ‘kış’ın da anlamı değişti tabii… Artık günler, haftalar, aylar, yıllar birbirini kovalıyor ve zaman çok hızlı akıyor ama biz çocukken zaman yavaş, tembel tembel ilerliyordu. Sürprizler de bitti, hava durumu hiç yanılmıyor neredeyse, kestane alıp yemiyorum bile…